Savarona’nın küçük beyaz kardeşi ACAR

Gemilerin de insanlar gibi kaderi vardır. Savarona Cumhurbaşkanlığı Yatı ve Acar Makam Motoru, Atatürk’le kısa da olsa buluşmanın onurunu yaşamış iki teknedir. Acar, bugün Çanakkale Deniz Müzesi’nde sergileniyor.

Savarona, Atatürk ile 1 Haziran 1938 günü saat 15.30’da Dolmabahçe açıklarında buluşmuştu. Büyük lideri 55 gün hiç ayrılmayacağı ve son Bakanlar Kurulu toplantısını yapacağı sevgili kuğusuna, Dolmabahçe Sarayı rıhtımından Acar motoru getirmişti. Atatürk, Acar motorundayken yaklaştığı Savarona’yı çok beğenmişti. Bir ara yanındakilere “Ne olurdu şu yat elimize daha önceden geçseydi…” diye hayıflanır. Acar motoru da Atatürk için çok yeniydi. Yaklaşık on ay önce Maritza isimli bir şilebin güvertesinde Hamburg’dan İstanbul’a getirilmiş ve Atatürk’ün emrine Cumhurbaşkanlığı Yatı olarak tahsis edilmişti.

ACAR İLE TANIŞMA

Atatürk 1923 ve 1937 yılları arasında devlet yatı olarak, çoğunlukla Osmanlı’dan miras Ertuğrul yatını ve Sakarya motorunu kullanmıştı. Her ikisi de Alman yapımı olan Acar ve Savarona, onun hayatına son iki yılda girmişti.  Atatürk geminin her yanını gezer. Yatta kendisiyle kalacakların ve doktorların kamaralarını denetler. 28 Mayıs’ta Florya’daki yazlık köşkünden Dolmabahçe Sarayı’na dönerken yolda fenalaşmış, 29 Mayıs’ta Dr. Neşet İrdelp karnından su almıştı. Savarona maalesef bu tatsız olaydan kısa süre sonra gelmişti. Acar motorunda Atatürk’ün yanında Kılıç Ali, Salih Bozok, Dr. Reşat Belger ve Cumhurbaşkanlığı dairesindeki görevliler de vardı. Aynı gün daha sonra Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, küçük Ülkü ve annesi Vasfiye Hanım da Acar ile Dolmabahçe rıhtımından gemiye geçerler.  

BERLİN DOĞUMLU

Acar, Almanya/Berlin’de Picheldorf Naglo Tersanesi’ne iki kez siparişi verilen bir teknedir. İlk sipariş 1936 yılında verilmiş, daha sonra bazı nedenlerle inşaat durmuştu. 1937’de inşaatı, dizaynda ve donanımda önemli değişiklikler içeren ikinci sipariş talebi ile Nisan ayı başında yeniden başlamış, Berlin’deki tersane üç ay içinde Acar’ı imal etmişti. 

63 ton deplasmana ve 27,5 metre boya sahip 5 metre enindeki tekne, Lloyd tarafından Marmara Denizi için klaslanmıştı. Kıçta su çekimi 1,65 metre idi. Azami 12,5 mil sürat sağlayan, her biri 330 BHP gücünde iki adet Cummins dizele, yardımcı makine olarak bir adet 2-71 GM dizele sahipti. Yakıt kapasitesi (motorin) 8 ton olup, yakıt sarfiyatı iki makine için saatte 90 litreydi. Yolcu kapasitesi yazın 29, kışın 14 kişiydi. Personel kadrosu iki astsubay ve 10 er ile sınırlıydı. 

Baş tarafta çarpışma durumda sadece zincirlik olarak kullanılan baş pikin hemen bitişiğinde, başüstünden ulaşılabilen, çiftli ranza şeklinde, dört yataklı aynı zamanda birçok soyunma dolabı ve kendisine ait banyo ve tuvaleti ile ayrı mürettebat salonu olan personel kamarası vardı. 

Baş yaşam alanı ile vasata yerleştirilmiş makine dairesi arasında biri dört, diğeri iki yataklı olmak üzere toplam iki kamara mevcuttu. Yat sahibinin mahiyeti için bir büro, banyo tuvalet ile aynı zamanda kuzine, erzak dolabı ve bagajlar için bir bölüm vardı. Sancak taraftaki iskele ile iniş sağlanan bu bölümdeki kamaralar, istenildiği zaman gündüzleri oturma odası olarak kullanabilecek şekilde yataklı vagon tipinde döşenmişti. Maundan yapılmış, huş ağacı veya saten cilalı mobilyalar uygun döşeme ve perdeliklerle donatılmıştı. Hiçbir üst yapıya sahip olmayan kıç açık güvertedeki donanım portatif bir rüzgâr perdesinin arkasına yerleştirilmiş bambu mobilyalar ve geniş koltuklardan oluşuyordu. Kıç açık güverteyi kapatan bir tente mevcut idi. Kıç güverte üstünde ayrıca kıç omuzluğa sabitlenmiş olan patalya ile porsun ve gemicilik malzemeleri, katlanabilir bordo iskelesi ve yangın söndürme tertibatı mevcut idi. 

“MAKAM MOTORLUĞUNA” TERFİ

Teknenin çok kısa sürede inşa edilmesinde tersanenin Atlas, Germania ve Neptune tersanelerinden usta ve işçi kaydırması önemli rol oynamıştı. Teknenin elektrik aksamını Motorenwerke/Manheim fabrikası; radyo ve müzik tesisatını Telefunken firması yapmıştı. Yatın tabak ve porselenleri Rosenthall; kadehler ve çatal bıçak takımları Württenbergische Metallwaren firmasına ısmarlanmıştı. Teknede R 7100 telsiz cihazı bulunuyordu.  

Kendi makinesini kullanan tekne, Berlin’den hareketle Muritz Nehri, iç su yolları ve Kiel Kanalı üzerinden 10 Temmuz 1937’de Hamburg’a intikal etti. Burada Schuld Orient Linie şirketine ait Maritza isimli stimli şilebe 15 Temmuz’da yüklenerek İstanbul limanına doğru yola çıkarıldı. Gemi, ancak temmuz sonunda İstanbul’a vardı. Daha sonra Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, firma ile devir teslim işlemlerini Ağustos 1937’de tamamladı ve tekne Atatürk’ün emrinde bu tarihten itibaren “makam motoru” olarak kullanılmaya başlandı. 

DEPREM SONRASI ONARIM SÜRECİ

Acar, 1999 yılında 62 yaşındayken Deniz Kuvvetleri emrindeki görevinden hurdaya ayrıldı. Görev süresi boyunca Kasımpaşa Divanhane binasında bulunan Kuzey Deniz Saha Komutanlığı rıhtımında konuşlandı. Resmi ziyarete gelen yabancı devlet başkanları, başbakanlar, yüksek rütbeli amiral ve generaller için Boğaz gezileri ve Heybeliada’ya intikallerde kullanıldı. 17 Ağustos 1999 depreminden kısa süre sonra, günün zor şartlarının da etkisi ile Makine Kimya Endüstrisi (MKE) tesislerine söküme gitme aşamasındayken, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, teknenin İstanbul Tersanesi’ne gönderilerek onarılması konusunda karar verdi. Deprem koşullarına rağmen bu karar sürecinde Deniz Kuvvetleri Komutanı Özel Kalem Müdürü olarak yer almış olmanın onurunu her zaman taşıdım. Deniz Kuvvetleri, deniz kültür mirası ve Atatürk’ün hatırasına sahip çıkarak önemli bir karar vermişti. Onarım kısa sürede tamamlanarak, 25 Temmuz 2001 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından, İstanbul Tersanesi’nde icra edilen donanmaya gemi katılımı ve kızağa koyma töreni sırasında hizmete girdi. İlk görevi aynı gün Cumhurbaşkanı ve heyetini tersane rıhtımından Pavli Adası’na intikal ettirmek oldu. 

“MÜZE GEMİ” OLARAK YENİ GÖREV

Volvo Penta marka yeni ana makineler ile donatılan Acar, daha sonra Kuzey Deniz Saha Komutanlığı’nda devlet protokol motoru olarak 2015 yılına kadar görevini sürdürdü. 2016 yılı başında müze gemi olarak görevine devam etmesi kararı verildi. 10 Mart 2017 tarihinde Çanakkale Deniz Müzesi açık hava sergi alanındaki sergi kaidesinin tamamlanması üzerine, 3 Temmuz 2017 tarihinde buradaki yerini alarak müze gemi olarak sonsuza kadar sürecek yeni görevine başladı. 

Acar, artık Deniz Kuvvetleri’nin Çanakkale Müzesi’nde millet adına büyük bir emanet olarak yerini aldı. Atatürk’ten bugüne miras, Deniz Kuvvetleri’ne 13 Kasım 2018 tarihinde devredilen Kartal İstimbotu; 2007 yılında hizmete giren Anıtkabir’deki Çubuk Baraj Gölü gezi teknesi Sarı Zeybek (bu isim onarım sırasında Deniz Kuvvetleri İstanbul Tersanesi personeli tarafından verilmiştir) ve Savarona ile beraber gelecek nesillere intikal edecek dört gemi ve tekneden biridir. Acar, kutsal Çanakkale’de toprak gemi Anadolu’nun ve Mavi Vatan’ın bağrında müze gemi olarak görevini sonsuza kadar sürdürecek Çanakkale Deniz Müzesi’ne gittiğinizde ona bakarak Savarona’yı hayal edin ve içinizden bu ikilinin Atatürk’te oluşturduğu deniz ve gemi sevgisini düşünün. O sevgi Atatürk sevgisi ile buluştuğunda Türkiye’yi çağdaş uygarlığa taşıyacak en güçlü enerjiyi verecektir.

Kaynaklar: Sciffbau Dergisi, sayı 8, 

15 Nisan 1938

Rıfat N.Bali, Savarona: Atatürk’e Son Armağan, Libra Kitapçılık, 2010

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.