Toprak Gemi

Yacht Türkiye Dergisi, bana düzenli yazı yazma teklifini getirdiğinde, bunu kabul ettim. Türkiye’nin denizcileşmesine, daha doğrusu halkın ve devletin deniz ve denizcilikle etkileşim içine girebilmesine fikir ve eylem temelinde katkı sağlayacak her gayretin içinde yer almak; ister amatör ister profesyonel; ister aktif, ister emekli olsun her denizcinin en azından vatandaşlık görevidir. Türkiye’nin denizcileşmesine katkı sağlamak, gelecek nesillerin yaşayacağı aydınlık Türkiye limanına rota tutmaktır.

DSC_7060

Dergide okuyucuyla buluşacak yazılarımın ilkinin başlığını, 1976’da çok genç yaşta kaybettiğim deniz şairi rahmetli annem Rahime Gürdeniz’in bir şiirinden aldım. Annem, çocukluğunu 1949 Yüksek Denizcilik Okulu mezunu, deniz ve yelken âşığı babam ile beraber geçirmiş, denizi en az onun kadar seven, gerçek bir amatör denizciydi. 60’lı ve 70’li yıllarda evimizin bulunduğu, Büyükdere sahil şeridinde denize giren, balığa çıkan, kürek çeken ve denizi doya doya yaşayan az sayıda ev hanımından biriydi. Yazdığı deniz şiirleri yıllarca Deniz Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nın periyodik yayını olan “Derya” dergisi ile Deniz Yolları T.A.Ş.’nin periyodik yayını olan “Denizin Sesi” dergisinde yayınlanmıştı. Gerçek bir Atatürkçü ve vatanperver hisleri son derece öne çıkan bir Türk aydını idi.

“Toprak Gemi”, annemin 21 Nisan 1972’de ben Deniz Lisesi’ne girmeden dört ay önce yazdığı bir şiirin adıdır. Bu şiirde, çocukluğundan itibaren denizle olan bağlarını ve babamla kurduğu aileyi anlatır. Şiirdeki “Toprak Gemi”, çocukken oyun maksadıyla babamla beraber bahçelerinde toprağa oydukları gemidir. Ancak şiirin son mısraları aslında Türkiye’nin denizcileşme arzusunu haykıran düşünceleridir. Bu yönü ve benim yorumumla “Toprak Gemi”, bir bakıma Anadolu Yarımadası’dır. Ama bu düşüncemi erken vefatı nedeniyle onunla paylaşamadım. Şiirin son bölümü aşağıdaki gibiydi:

Tüm çocuklar şimdiden size sesleniyorum

“Toprak Gemi”ler yapın, filonuz büyük olsun

Tayfalar hep gönüllü, geminiz tayfa dolsun

Sonra gemileriniz pırıl pırıl parlasın

Kurşun ve çelik olsun, hepsi denize aksın

Barbaroslar olun siz, Barbaros rahat yatsın

Fatih Sultan karadan tahta kalyon yürüttü

Hepiniz bilirsiniz, Haliç’te mucizeler yarattı

Haydi, çocuklar haydi!

Toprağına gümüş katın

“Toprak Gemi” yürüsün, mucizeler yaratın

Onu sizler parlatın

Pırıl pırıl ışıklı aydınlık bayrağımız

Gönüllü tayfaların size olan aşkıdır

Sancak direğinde o süzüm süzüm süzülsün

Yedi deniz üstünde saçlarını sürüsün

Bayraklar çoğaldıkça

Sen çalışkan ve hürsün

Evet, bayraklar çoğaldıkça yani gemiler arttıkça; Türk halkı ve devleti yüzünü denize döndükçe yani denizcileştikçe; daha çok kazanacak, daha çok üretecek, daha çok çalışacak ve sonuçta daha bağımsız yani hür olacaktır.

Toprak Gemi, yani Anadolu Yarımadası, “Mavi Vatan” üzerinde yüzmektedir. “Mavi Vatan” ise çevrelendiğimiz denizlerimizdeki ilan edilmiş ve edilmemiş deniz yetki alanlarımızdır (Karasuları, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge). Bu vatanın sathı, su kütlesi, dibi ve dibinin altındaki kara kütlesi bizimdir. Bu vatanın büyüklüğü kara ülkemizin yarısına eşittir. Denize kıyısı olan her devletin mavi vatanı vardır. Jeopolitik reflekslerin en temel hareketi denize yöneliş ve mavi vatanı sahiplenmektir. 2010 yılı itibarıyla, dünyada tüketilen petrolün kabaca yüzde 30’u, doğal gazın yaklaşık yarısı denizlerden çıkarıldı. Günümüzde 11 bin metre deniz derinliğinde kuyu açmak teknik olarak mümkün, ekonomik olarak cazip hale geldi. Bugün dünyanın en zengin ülkeleri denizden ve denizcilikten en büyük payı alan ülkelerdir. Türkiye’nin “Mavi Vatan” potansiyeli genç ve dinamik nüfusu ile birleştiğinde, gelecek on yıllarda Türkiye’yi Norveç’in 1969 sonrasında yaşadığı gibi zenginler kulübüne taşıyacaktır. 21’nci yüzyılda Anadolu’nun geleceği denizlerdeki mücadeleye bağlı olacaktır. Bu mücadeleyi kazanmak sadece ekonomik bir hedef değil, aynı zamanda jeopolitik bir gereksinimdir. Yarımada devletinde denizlerden soyutlanarak yaşanamaz. Gelecek nesiller “Toprak Gemi” ile “Mavi Vatan”ı mutlaka buluşturmalıdır. Bu da denizcilik gücüne her alanda katkı sağlamakla, halkı ve devleti bilinçlendirmekle mümkün olacaktır. Denizcileşme rotasında Toprak Gemi Anadolu, durmaksızın orsaya yükselmelidir. Varış limanına gelen denizci Türkiye daha bağımsız, daha uygar, daha demokratik, daha akılcı, daha bilimsel, daha üretken, daha çalışkan, daha cesur, daha çevreci ve tüm bunların sonucunda daha zengin ve daha mutlu olacaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.