Mavi Anadolu’da sona doğru DENİZLERİN ÇIĞLIĞI -II-

Demir atmanın dünya üzerindeki en büyük katliamlardan birine dönüştüğünü biliyor musunuz? Denizler ve doğanın sessiz çığlığında ikinci perde: Bilinçsiz denizciler. Fotoğraflar  ZAFER KIZILKAYA ARŞİVİ

Geçen sayıda sizinle ilk bölümünü paylaştığımız söyleşide Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya ile denizlerdeki çevresel çöküşe karşı balık çeşitliliği için alınan önlemleri, istilacı türler için uygulanan çalışmaları ve yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan türler için yapılan projeleri konuşmuştuk. Söyleşimizin son kısmında Kızılkaya ile daha çok denizcileri ilgilendiren çevresel sorunlara değindik. 

Denizlerimizdeki çevresel çöküşü durdurmak ve tersine çevirmek için neler yapılıyor ya da neler yapılmalı? 

Zafer Kızılkaya: Denizel ekosistemin bağışıklığını artırılması projesinde Gökova’dan Antalya’ya kadar çalışıyoruz. Bu noktada Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın özelikle Fethiye-Göcek alanında Göcek ve Dalaman koylarında 2014 yılında attığı 100 kadar tonoz vardı. Amaç teknelerin deniz tabanına demir atmadan bu tonozlara bağlanmasıydı. Fakat o tonozlar hiçbir zaman işletilemediği için sistem çalışmadı ve çoğu kayboldu. Bunun üzerine Bakanlık yakın zamanda bir çalışma yürüterek koyların kapasitelerini hesapladı. Bu alanda yani Göcek ve Dalaman koylarında yaklaşık 800 teknelik bir kapasite olduğunu belirttiler. Şimdi bu alanların hepsinde mapa, şamandıra ve tonozların yerleştirilmesi planlanıyor. Bu sistemle demirlemeye kesinlikle izin vermeyip Dalaman ve Göcek koylarının kapasitesini düşürülmesi amaçlanıyor. Demir atma, demir alma stresinden uzak direkt olarak tonoza bağlanılacak. Hatta bunun rezervasyonu internetten yapılabilecek.

Buradaki bir diğer amaç, koylardaki kalış sürelerini kısaltmak mı? 

Z.K.: Şüphesiz ki evet. Aynı tonozda bir tekne belirli bir gün sayısından (önerilen beş gündür) fazla kalamayacak. Böylece sistem başkalarının da alanı kullanmasına imkân verecek. Bu sistem Fransa, İtalya ve İspanya’da uygulanıyor. Çevrenin korunması adına yurtdışındaki sistemin benzerinin kurulması için bizim de girişlerimiz oldu. Geçen sene yapılan ihaleler çeşitli nedenlerle iptal oldu. Fakat Kasım ayında (2022) çok büyük bir mapa ve şamandıra çalıştayı olacak. Çevre, şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Murat Kurum’un da katılacağı çalıştayda önemli ölçüde yol alınacağını düşünüyorum.

“DÜNYADAKİ EN KIYMETLİ BİTKİ, DENİZ ÇAYIRLARI”

Karbon ayak izi denizlerde yapılan düzenlemelerle azaltılabilir. Bunun için ne gibi önlemler alınabilir?

Z.K.: Evet, Mavi karbon1 hepimizin üzerinde durması gereken bir konu. Demir atma sırasında en büyük zararı deniz çayırlarına veriyoruz. Deniz çayırlarının üzerine demirlemek bir numaralı sorunumuz. O zincirler tüm deniz çayırlarını tarıyor ve yok ediyor! Mesela Göcek için artık çok geç; çayırlar yok olma sürecine girdi. Bu yaz Dalaman – Göcek koylarında 3 bin yat vardı. Oysa bu koyların taşıma kapasitesi 700-800 civarında. 2 binden fazla ekstra tekne var ve bunlar aylarca yerinden kıpırdamıyor. Kabul edin ya da etmeyin, bunların atıkları denize bırakılıyor. Bahsettiğim öneriler hayata geçerse belki de binlerce tekne buraya gelmekten vazgeçecek para ödememek ya da belli bir günden fazla kalamayacağı için. Böylece karbon ayak izi azalacak. Tekne sayısı düşeceği için deniz kirliliği de azalacak. 

Bazı konularda çok geç kaldığımızı söyleyebilir miyiz?

Z.K.: Artık geri dönüşü olmayan bir süreçte dünya. Bir şeyler yapılmazsa üç beş sene sonra çok geç kalınmış olacak.  Zaten iklim değişikliği konusunda geri dönülmez bir noktadayız. Yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığı konular var. Örneğin 2050’de okyanusların asit seviyesi öyle bir noktaya gelecek ki kalsiyum karbonattan iskelet oluşturan hiçbir canlı okyanuslarda yaşayamayacak. Artık bunun için yapabilecek bir şey yok. 

Yeniden deniz çayırlarına dönersek. Bu canlının öneminin altını çizmemiz gerekiyor sanırım.

Z.K.: Halkın erişte dediği deniz çayırları (Posidonia Oceanica) dünyada en çok karbon depolayabilen canlılar, Açık ara hem de. Yağmur ormanlarından bile on kat fazla depoluyor. Dünyadaki en kıymetli bitki. Yapay olarak üretilemiyor, ekince büyümüyor, ancak kendi büyüyebiliyor. Suyun temiz olması, insan baskısının olmaması gerekiyor. Artırma şansımız yok ama koruma şansımız var. Bir tekne sahibi altta deniz çayırı olduğundan şüpheleniyorsa oraya demir atmamalı, zincirini boşaltmamalı! Kirlilik düzeltilebilir ama deniz çayırını geri getirme şansımız yok.

BALIKÇILIKTA EN ÖNEMLİ KONU: DENETLEME

Geçen sayıda istilacı balıkları konuşmuştuk. Bir de kaçak avcılık var. 

Z.K.: Biz çalışmalarımız sırasında hemen hemen her teknede profesyonel balık avı ekipmanları görüyoruz. Amatör balıkçılık malumunuz, gündüz zıpkınla nefesli avlanmak ve üç iğneli olta balıkçılığı. Tabii onlarca değil, tek kamışla. Bunun dışında sepet, ağ, paragat hepsi profesyonel yöntemlere giriyor. Amatör teknelerde bulundurulması kesinlikle yasak ama her teknede var. Kanuna bakarsan Bakanlığın bu tekneye el koyma hakkı var. Marmara’da ve Gökova’da bunun örnekleri yaşandı, el konulan tekneler oldu. Amatör balıkçılıktan ne olacak diye düşünenler için şunu söyleyebilirim: Yeni oluşturulan koruma alanları amatör balıkçılığa açık bırakıldı. Bu nedenle de istenilen sonuçlar alınamadı. Çünkü denetleme olmadığında limitler aşılıyor. 

Amatör balıkçılık tüm dünyada çok büyük bir ekonomi. Bu durum sizi zorluyor mu? 

Z.K.: Evet, her gün milyonlarca amatör balıkçı dünyada balık avlıyor ve çok büyük bir ekonomiyi besliyorlar. Bir de adının önünde “amatör” kelimesi olduğu için zarar vermiyor algısı var ki çok yanlış. Bir kişinin 5 kilo balık avlama hakkı var. Türkiye’de kim günde, bırak ayda 5 kilo balık yiyor? Demek ki bize koruma alanları lazım. Biz her gün koruma alanlarında balık avlamaya çalışanlarla uğraşıyoruz. Lahosun kilosu restoranda 1000 liranın üstünde. Sen 600 liraya restorana satabiliyorsan ve 3 kiloluk lahos olduğunu biliyorsan gidip onu avlıyorsun. Balık o kadar pahalı ve değerli ki avladıklarını restoranlara satıyorlar. Mesela Kaş hâlâ amatör balıkçılığa açık. Bu nedenle denetleme en önemli konu diyoruz. 

30X30

Özellikle Avrupa’da iklim krizi ve denizler için alınan bazı kararlar var. Bu noktadaki çalışmalar umut vadediyor mu?

Z.K: Birleşmiş Milletler’in başlattığı çok büyük bir kampanya var. Adı “30×30”. İngiltere Çevre Bakanlığı bu kampanyaya sahip çıkarak bütün dünyada imzaya açtı. 30×30 ne demek? 2030 yılına kadar denize kıyısı olan bütün ülkeler koruma alanlarının büyüklüğünü yüzde 30’a çıkaracaklar ve bu yüzde 30 içerinde en az yüzde 10’luk bir alan her türlü insan etkisine kapalı olacak. Türkiye bu kampanya henüz imza atmadı ama Bakanlığımızın sıcak baktığını biliyoruz. Böyle bir şey olursa çevre koruma alanları büyütülebilecek. Mesela Karadeniz en uzun kıyı şeridimiz ama hiçbir koruma alanı yok. Bu sayede yeni alanlar kurulabilir.

Zaten balık denen şey artık yok. Restoranlarda tükettiğiniz balığın yüzde 90’ı ithal. Balıkçı tezgâhında çiftlik balığından başka balık yok. Kaç kişi bugünkü fiyatlarla balık alabilir? Balık yenemeyecek kadar pahalı bir şey oldu. İstilacı balıklar yerel balıkların yerini aldı. Su sıcaklığı arttığı için birçok balığın göç zamanı, davranış şekli, yumurtlama zamanı değişti. Bu durum en fazla Karadeniz’i etkileyecek. Bu sene yine hamsi olmayacak. Türkiye yılda 600 bin ton balık yakalarken bu rakam 300 bin tonun altına düştü, daha da düşecek. Bu nedenle bu özel çevre koruma alanlarının büyütülmesi ve yasa dışı balıkçılığın önlenmesi ilk gündem maddemiz olmalı. Zaten bu önlemleri almazsak hepimiz için, dünyamız için çok geç olacak.

Her bir satırı tedirgin edici bu söyleşiyi yazmak benim için, okumak da eminim ki sizler için çok zor. Geleceği kurtarmak adına gerçeklere açık şekilde hareket etmek ve yaşamak zorundayız. Denize tutkun olanların, denizcilerin, kısacası her birimizin çok önemli sorumlulukları var. Bu çığlığa daha fazla kayıtsız kalmayalım.☸ 

Dipnot

1 Dünyadaki bütün bitki habitatları içerisinde en fazla karbon depolama özelliğine sahip habitatlardan biri de deniz çayırlarıdır. Deniz çayırlarının depoladığı karbon, mavi karbon olarak tanımlanmaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.