PATMOS lezzetleri

Patmos, hemen yanı başımızdaki komşu adalarımızdan en güzeli ve en kalitelisidir bana göre. Sakin esen rüzgârı saçlarınızı okşayıp geçerken, lezzetli Yunan yemekleri masanızda gün batımına dalıp gidersiniz elinizde bir kadeh uzo ile…

Yalnızca 34 kilometrekarelik bir ada olan Patmos’un Türkçedeki ismi Batnaz. Bana göre Patmos daha kulağa yatkın. Türkiye’de de kimsenin Patmos için Batnaz dediğini duymadım zaten. Bu küçük adada son nüfus sayımına göre yalnızca 2 bin 973 kişi yaşıyor. Kuru bir iklimi var. Kuzey rüzgârlarına kendini kaptırmış, çorak bir ada. Adanın en tepesine konuşlanmış Manastır nedeniyle kutsal bir ada olarak tanımlanan Patmos, UNESCO tarafından Dünya Mirası listesine alınmış, Coesima Interreg 3 programı tarafından desteklenen, Avrupa’nın yedi hac merkezinden biridir. 

Bu nedenle ada, eğlence hayatının olmaması sebebiyle sakinliğini korurken, bu sakinlik de ister istemez bir huzur ve romantizm ile sarar etrafınızı. O nedenle Patmos, Hıristiyan dünyasına göre kutsal, bize göre ise romantik bir adadır. 

Adanın kutsallığı ve tarihi konularını önceki yazılarımı kurcaladığınızda bulursunuz. Ancak ben size bu yaz adanın tarihinden değil, lezzetlerinden ve atmosferinden bahsetmek istiyorum. 

YENİLENEN GELENEKLER

Patmos’a pandemi döneminden beri hiç gitmemiştik. Bu yıl uğradığımızda ise adada birçok yeni mekân açıldığını, adanın daha da şıklaştığını gördük. Şıklık derken, aklınıza Mikonos gibi bir lüks gelmesin. Pahalı dekorasyona sahip restoranlar, şaşalı oteller, dünya markaları burada yok. Ama şıklık tanımı da bu değil zaten. Şık derken, tertemiz, hoş, mütevazı ama daha derli toplu mekânlardan bahsediyorum. Şık işte.

Adanın merkezinde Skala Meydanı’nda ismi Madam’ın Yeri olan geleneksel kahve dükkânı, birkaç yıl önce yerini Houston Cafe’ye bırakmıştı. Houston Cafe, Yunan kahvesi geleneğini sürdürmeye devam ediyor ama menüsünü yenilemiş. Artık yalnızca kahve değil, modern kahvaltılar, salatalar, patates kızarması-bira gibi bir bistro menüsünün de keyfini çıkarabiliyorsunuz. “Yunan kahvesi vs. Türk kahvesi” meselesine ayrıca değinmek lazım. Esasen kahve bizim ama onlara da mal olmuş ne diyelim. Tadında da hiçbir fark yok. 

LÜKS, KONFORLU VE ŞIK RESTORANLAR

Aynı meydandaki süpermarketin yerine ise hoş bir kokteyl & şarap barı açılmış. Sarampelau Cafe & Wine Bar da bu yeniliğe eşlik ediyor. İçerilere doğru yürüdükçe, içlerinde suşi restoranı da olan birkaç yeni mekânla karşılaşıyorsunuz. Meydan şenlenmiş. Hediyelik eşya dükkânları biraz daha lüksleşmiş. Skala sahiline doğru yürüdüğünüzde ise ıstakozlu makarnası ile ünlü olan meşhur restoran, yerini bir başka kokteyl bara bırakmış. İsmi Thalami On The Rocks. Kötü elektronik müzikler de çalmıyorlar. Hoş müziklerle, akşam üstü yemek öncesi birer içki içmek isteyenler için ideal. 

Bunun dışında Ela isimli bir başka şarap barı daha var. Biraz uzakta, Kampos ile Lampi Beach arasında ama hoş vakit geçirmek için değer. Kampos’ta ise Mikonos’lara yaraşır bir beach açılmış. Şık, konforlu, ama Mikonos’tan ucuz. Bir şezlong 15 Euro. 

ADAYA HAS LEZZETLER

Yine bu yıl rastladığım yeniliklerden biri ise, Skala Meydanı’nda arka sokaklardan birinde olan dondurmacının kapanması ama ön caddeye çok daha başarılı bir başka dondurmacı açılmış olması idi. Dondurmacının ismi Daphne’s. Dondurma âşığı biri olarak belirtmeliyim ki yediğim dondurma kabının içine düşmek istedim, öyle lezzetliydi. Ayrıca çok da şık bir pastane idi ama geleneksel Yunan tatlıları değil, daha modern ürünlere sahip olduğunu söyleyebiliriz. 

Geleneksel pastaneler ise halen duruyor. Christodoulos ve adını yazamadığım Yunan harfleri ile dolu olan diğerleri. Nedense Latin harfli versiyonunu hiçbir yere yazmamışlar.  Christodoulos’ta Patmos’un geleneksel tatlısı “Pougi”yi deneyebilirsiniz. Geleneksel hamur işlerinden bir diğeri de Patmos’a özel “Patiniotiki Tiropita” isimli üstüne tarçın serpilmiş peynirli paydır. Kahve yanında, kahvaltıda ve bazı özel içeceklerle de tercih ediliyor. Bu içeceklerden biri de “Dasogalo” isimli tamamen Patmos’a has bir bademli içecektir. 

Bu sayfalara Yunan mutfağını daha önce de defalarca yazdım. Yunan mutfağı, bizim mutfağımızla yarışıyor safsatalarını bir kenara bırakmalıyız çünkü dünyadaki bütün mutfaklar kardeştir. Bunca benzeşmemizin sebebi aynı suyu paylaşıyor olmamız, kültürlerimizin yüzyıllardır birbirini doğuruyor olmasıdır. O nedenle Yunan ve Türk mutfağı demek yerine benzerliklerle bezeli bu mutfağa Ege mutfağı demeliyiz. 

Buna göre Ege mutfağında bizde zeytinyağlılar olduğu gibi, onlarda da var. Biz de balıkları aynı şekilde kızartır, ızgaralar, çorbasını yapar, salamurasını çıkarır yeriz. Sebzeleri, otları aynı şekilde pişirir, domatesli salatalarımızı masamızdan eksik etmez, peynir ve şaraplarımızı üretiriz çünkü iklimlerimiz de aynıdır. Ege mutfağı denilince akla hep balık gelir ama esasen hem Yunan hem Türkiye’nin Batı Trakya ve Ege’sinde et de çokça pişirilir. Özellikle Yunan toprakları halen keçi-oğlak etini yemeyi sürdürüyor. Bizde pek kalmamış o gelenek.  

Patmos’a has lezzetlerden bahsetmek gerekirse başta Mizithra, Kalathoto gibi Yunanistan’ın başka yerlerinde de olan peynirlerden söz edebiliriz. Rakı sever biz Türkler için Yunan adaları denilince aklımıza Uzo gelir fakat Patmos’un kendi şarap bağları da vardır. Alexandria’nın muskat üzümünden yapılan şaraplar, Patoinos şarap bağlarında üretilir. Şarapla peynire kim hayır diyebilir ki?

SOKAKLARDA, KOYLARDA AKDENİZ / EGE MUTFAĞI

Patmos’ta geleneksel restoranlar da halen varlığını sürdürmekte. Örneğin Skala Meydanı’ndaki Pantelis Restoran, 1950’den beri en lezzetli Yunan yemeklerini sofrasına koyuyor. Padelis Gryllis tarafından kurulan restoran, taze balık, ızgara etler, geleneksel ev yemekleri ve salatalarla Akdeniz / Ege mutfağının kalbini size sunuyor. Tam bir sokak üzeri lokantası. İmza yemeği ise, meşhur Yunan balık çorbası Kakavia. Yemek kitabım Islak menü’de de hikâyesini okuyabilirsiniz. Hemen akabinde ise Tzivaeri restoran var. Burası da eski yerinden yeni yerine yani Skala’ya taşınmış bir başka geleneksel sokak üzeri lokantası. Hoş bir atmosferi var. 

Lampi Koyu’na gittiğinizde de Lampi Restoran sizi karşılar. Lampi zaten başka da bir şeyin olmadığı bir ıssız koydur. Lampi restoran 55 yıldan fazladır geleneksel Yunan mutfağı, taze ıstakoz, balık ve ızgara etler sunuyor. Sebzeler de kendi arka bahçelerinden. Kışlık tarafı bile var, havalar biraz soğuduğunda tercih edilen. Öğlen yemeği için pırıl pırıl denizine dalıp oradan da masaya zıplamak için ideal bir restorandır. 

Manastır’ın konuşlandığı kartal bakışı tepe Hora’nın dar ve otantik sokaklarında ise daha şık birkaç restoran bulabilirsiniz. Eskiden beri Hora’nın hâkimi Jimmy’s Balcony ismiyle ün yapmış Dimitris’in restoranı idi. Bu yıl teknik nedenlerle kapalı. Onun yerine modern bir mutfak sunan Vaggelis, Hora’nın şık restoranlarından biridir. Vaggelis’te deniz ürünlü bir musakka yemeniz mümkün. Üzerine de Messolonghi’ye özgü bottarga rendeleyerek taçlandırıyorlar. 

“ÖZLEDİĞİMİZ MİDYE LEZZETİNE TAVERNADA KAVUŞTUK!”

Arka sokaklarda her zaman Yunan fast-food’u diyebileceğimiz Gyros ve Souvlaki bulabileceğiniz yerler de var. Nedir Gyros? Döner ekmek, ki biraz farklı olarak pita ekmeğine sarıp içine patates kızartması da koyuyorlar. Akşamdan kaldıysanız ideal bir junk! Peki nedir Souvlaki? Bildiğin şiş kebap. 

Bunun dışında meydanın Grikos tarafına hemen çıkışında, feribot iskelesinin yanında son 5-6 yıldır yeni bir restoran var. Bizim için midyesi ile ünlenmişti. Esas adını söylemek zor olduğundan adına midyeci diyoruz. Esas ismi “To Tsipouradiko mas”. Zaten üçgen, kare, eşkenar dörtgenden oluşan bir alfabeye sahip bir ülke için daha kolay bir isim bulabilirlermiş ama… neyse. 

Midye haricinde çok lezzetli tabaklar da var menüsünde. Ancak bizim için son birkaç senedir midyenin taze taze geldiği günü kollayıp midye yemeye gittiğimiz bir restorandı ve her gün midye bulunmazdı ama bu sene nedense her gün midye var. Biraz şüphe uyandırıcı. Üstelik “buharda midye” dediğiniz zaman, masanıza gelecek lezzetin gerçekten kendi deniz kokusunda pişmiş, suyunu salmış, suyuna ekmek banmaya doyamadığınız bir kazan midye olmasını beklersiniz. Yani midye, sarımsak, şaraptan başka bir ürün kullanılmamalıdır. Ancak bu kez yediğimiz midye biraz hayal kırıklığı idi. Suyunu koyulaştıracak bir şey, bir meyane eklemişler, ama onu Fransız Moules Mariniere haline dönüştürecek bir krema da değildi. Pelte gibi bir kıvama sahip suyu ile, yemesi pek keyifli olmadı. 

Ancak özlediğimiz midye lezzetine otelimizin hemen altındaki tavernada kavuştuk! Patmos’un en şık oteli Aktis’tir. Onun yanında da bir taverna var. İsmi Plefsis. Taverna derken aklınıza Türk versiyonu gelmesin. Klavye müziği yapılan mekânlar değildir ya da Yunan tavernası deyince de tabak kırılan sirtaki yapılan yerlerden değildir her taverna. Esasen taverna, bizim lokantadır! 

Bu taverna da sessiz sakin hem öğlen yemeğinde hem akşam yemeğinde sizi mutlu eden, şef olarak söylüyorum ki falsosuz lezzetlere sahip müthiş bir lokanta. Yani bir tane bile falsosu yok. Lezzet, menüdeki her üründe tam kıvamında! Menü geleneksel ama fava, adam gibi fava, kabak kızartması yıkılıyor. Yunan salatası, balıklar, salatalar, mezeler, hepsi öyle. Bir ahtapot geliyor, bacağı bacağım kadar! İşte en hakiki midyeyi de orada yedik. Suyu, içinde yüzme isteği uyandırıyor! Yeterince tuzlu, yeterince lezzet fışkırtan. Üç gün boyunca bize güzel yemekleri sunan Dimitris’e de buradan teşekkür ediyorum. 

Madem bahsettik, işte buharda midye tarifi. Herkese lezzetli Patmos’lar.☸

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.