Covid-19 ve sonrası, farklı bir Ege Adaları panoraması

Yunanistan’ın milli gelirinin dörtte birini; dolaylı mesleklerle birlikte istihdamının neredeyse yarısını turizm sektörü oluşturuyor. 2020, Yunan turizm sektörü için tam bir çözülme oldu. Ancak Yunanistan farklı turizm stratejileriyle yeni bir gelecek çizmeye soyunmuş durumda. Bu yeni gelecekte, Türk yatçıları “o eski 12 Adalar” ile karşılaşmayabilir. Yeni 12 Adalar’ın bir kısmı “tütünsüz”, bir kısmı “Vespa’sız” ilan edilebilir. Bir bölümü “sağlık turizmi”, bir diğer bölümü “kültür turizmi” üzerine uzmanlaşabilir. Midilli’den Rodos’a Anadolu’ya bitişik ve Covid-19 ile sıkışmış Ege Adaları aylardır yeni bir turizme hazırlanıyor…

Covid-19 pandemisi 2020’de tüm dünyayı alt üst etti. AB kendi içine kapandı. Müthiş bir turizm geliri kaybı yaşandı. Komşumuz Yunanistan en çok etkilenen ülkelerden biri oldu.

2019’da milli gelirinin dörtte birini oluşturan 19 milyar Euro’luk bir turizm geliri vardı. 2020 tam rakamlar belli değil, ama gelir beklentisi en fazla 4-5 milyar Euro. Sadece yeme içme sektörünün 2020’nin 3’üncü çeyreğindeki kaybı bir önceki yıla göre 3.2 milyar Euro (yaklaşık üçte iki kayıp) olarak açıklandı. Yunanistan’da istihdamın doğrudan yüzde 16, dolaylı yüzde 44’ünü turizm sektörü oluşturuyor. Yunanistan’a giren Türk turist sayısı 2019’da, yaklaşık yarısı adalar olmak üzere, 1 milyon 90 bin kişi. Turistlerin kişi başına günlük harcamaları hesaplandığında Türkler, 82 Euro ile birinci sırada. Yılda 4.5-5 milyon misafir ağırlayan yakın sularımızdaki 12 Adalar bu turizm daralmasından vahim ölçüde etkilendi. Yıllardır Hürriyet’in Atina temsilciliğini yapan Yorgo Kırbaki Temmuz başında bir araştırma yaptı. İşte bazı çarpıcı bilgiler, tanıklıklar:

Kronos Yacht Agency’nin sahibi Sakis Petru: “Türk turistleri aramaz olur muyuz? Adaya gelen her Türk turist, alışveriş yapıyordu. Balık lokantalarında taze balık, kalamar, ahtapot yiyordu. Salata ile karnını doyuran Alman turist gibi değildi.”

2019’da 7 binden fazla teknenin yanaştığı, en az 70 bin Türk turistin ziyaret ettiği Simi Belediye Başkanı Lefteris Papakalodukas: “Durum çok zor. Deniz ulaşımındaki yasakların bir an önce kalkması gerek. Bu sadece turizm için değil, Ege’nin iki yakasında dostluk ve barış için önemli.”

Hisarönü’nde “Manos Greek Tavern”i açıp özlediği müşterileriyle hızla buluşan Manos Mangos: “Marmaris’te ilk gün 160 kişi rezervasyon yaptı. Simi’deki tavernam kapalı. Adada turistik eşyadan fırına kadar 11 dükkânım var. Hepsi kapalı.”

Kos’taki “Naval Travel” şirketinin sahibi Yiannis Kufos: “Türk turisti, üç değil, beş hatta yedi Avrupalı turiste değişmem.”

Leros Adası Belediye Başkan Yardımcısı ve turizmci Dimitri Kastis: “Leros bomboş. Türk turistler gelmediği için görülmemiş ekonomik bir kriz yaşıyoruz. Adaya gelen turistlerin yüzde 90’ı Türk idi. Büyük bir darbe yedik.”

100 tekne barındırabilecek marinasında Yorgo Kırbaki’nin ziyaretinde sadece Yunan bayraklı bir orta boy tekne bulunan Patmos’tan turizmci Yanis Kamaretos: “Restoranlar haftada bir gün sadece cumartesileri açılıyor. Türk turist yok ki, açık kalsın. Kim balık yiyecek?”

Özellikle kitlesel turizmin öne çıktığı Girit, Rodos, Santorini, Mikonos gibi adalarda turizm gelirlerinde akıl almaz seviyede bir kayıp var. Örnek… Nisan ayında Santorini’de Çin’den gelecek rezervasyonlu turist sayısı 3 binden bine düştü, Mayıs ayında Çin acentelerinden yapılmış otel rezervasyonlarının tümü iptal edilmişti. Santorini Adası 2020’de 250 bin Çinli turist bekliyordu.

PEKİ, YUNANİSTAN NE YAPTI?

Ülkenin belkemiğini oluşturan turizm sektörünü desteklemek için hükümet pek çok güçlü adım attı. İşte bir örnek: 2020’de 300 bin düşük gelirli Yunan vatandaşına Midilli, Sakız, Samos, Leros ve Kos otellerinde konaklama ücretleri hükümet tarafından ödenmek kaydıyla 10 günlük tatil imkânı sunuldu. Benzeri pek çok düzenleme var. Tüm çaba turizm sektörünü pandemi sonrasına kadar ayakta tutabilmekti.

Yunanistan turizm sektörünün tanıtım çalışmaları için kurduğu sivil toplum örgütü Marketing Greece, “Sonsuz Yunan Yazı – Endless Greek Summer” temalı bir reklam kampanyası başlattı. Yaz ayları sonucu ölçümlemesinde, bu kampanya ile Yunanistan’ın diğer Güney Avrupa ülkelerine göre 2020 tüm aylar itibarıyla, Almanya’dan yüzde 10, Avusturya’dan yüzde 15 daha fazla turist çektiği belirlendi.

Asıl mücadele ise, her zaman olduğu gibi AB fonları… UNWTO’nun (BM Dünya Turizm Örgütü) desteğini arkasına alan Yunanistan turizm sektörü, AB’nin 750 milyar Euro’luk “Gelecek Kuşağı Kurtarma Fonu”ndan (Next Generation EU) 2021-27 yılları arasında ülkelerine gelecek 50 milyar Euro hibe ve krediden aslan payını almak için güçlü bir lobi faaliyeti sürdürüyor.

HEPSİ BU MU?

“Pandemic” tüm dünyayı saran sinir bozucu en önemli sözcük. Gelirinin dörtte birini turizmden, yani insanların uçağa binmesinden, plajlarına, tavernalarına gelmelerinden elde eden Yunanistan’da daha da sinir bozucu olmalı.

İşte bu ortamda Yunanistan dört koldan farklı bir turizm geleceği inşası için kolları sıvamış durumda.

Otelciler Birliği (Hellenic Chamber of Hotels) ve Turizm Bakanlığı ortak bir program üstünde çalışıyor. Bu programın temelinde, sadece Covid-19 değil, çevre kirliliği, küresel ısınma gibi geleceğin ortak tehlikelerine kulak veren çok yönlü turizm stratejisi oluşturmak yer alıyor. Otelciler Birliği tüm ülke çapında üç programı uygulamaya aldı:

n CapsuleT- Travel&Hospitality Accelerator: Turist memnuniyetini artırmaya yönelik bir CRM- müşteri ilişkileri yönetimi modeli.

n Greek Breakfast: Yerel mutfak ve ürün kültürünü geliştirme programı.

n Boutique Hotels: A+ sosyo-ekonomik grup müşteri memnuniyeti yaratmayı hedefleyen küçük oteller programı.

Çevre Bakanlığı sürdürülebilir turizm sloganı altında doğa koruma, küresel karbon ayak izini azaltma, çevre koruma altyapısının güçlendirilmesi gibi programlara ağırlık veriyor.

Turizm Bakanlığı uzun vadede yerel, tematik ve uzun konaklamalı turizm geliştirme programını uyguluyor. Yani, adalarda ve anakarada 5 yıldızlı büyük oteller yerine, yüksek gelir gruplarına seslenen lüks bireysel konaklama tesislerinin geliştirilmesi; uzun süre tatillerini Yunanistan’da geçirecek insanların ilgi alanları ve tercihlerine göre arkeoloji, ekoloji, tarımsal üretim, dağcılık ve yürüyüş, sağlık, ekstrem sporlar, din, bağcılık-şarap üretimi gibi bölgesel tematik uzmanlık alanlarının oluşturulması; gastronomi ve artizanal ürünlerde yerel markaların, üretimin desteklenmesi…

Bu çerçevede Yunanistan Turizm Bakanlığı öncelikle, turizmi yaz ayları ötesinde 12 aya yayacak cazibe merkezleri yaratmaya; özellikle Covid-19 ortamında mevsimsel yoğunluğu azaltmaya çalışıyor.

KOMŞU SULAR: EGE ADALARI

Bölgesel uzmanlaşma ve 12 ay turizm stratejisinin en kolay hayata geçirilebileceği yer doğal olarak yılda 33 milyon turistin ziyaret ettiği Ege Adaları. 2020’de 600 milyon Euro’luk bir destek programıyla devreye alınan bu yeni stratejinin ilk hedefi geçmiş yıllarda kitlesel turizm alanlarına olan ilgiyi yeni dönemde turizm açısından popüler olmayan adalara yöneltmek. Bu adalardaki turizmi desteklerken kitlesel turizmin çöp, atık su, yüksek gürültü, geometrik motorlu taşıt artışı gibi tahribatlarından koruyacak iyi bir altyapı ile işe başlamak. Çevre koruma çalışmalarını desteklemek. Bu makro stratejiye paralel olarak pandemiden çok fazla etkilenen 12 Adalar’a yönelik de çevreci ve lüks yeni bir turizm konsepti adım adım ortaya çıkıyor. Örnek mi?

Orta vadede Astipalya’nın sağlık turizmi, Simi’nin agro-turizm ve gastronomi, Kos’un balık avı ve gastronomi, Leros’un butik otel ve gastronomi, Tilos, Lipsi ve Nisiros’un doğa turizmi, Patmos’un dini turizm, Kalimnos’un ise doğa turizmi ve ekstrem sporlara odaklanması saptanmış hedefler arasında. Kısacası… Sokakları istila eden kitlesel turizm yerine, daha çok üst gelir gruplarına yönelik, tematik-odaklı ve seyreltilmiş bir turizm. Ve bu hedefler sadece kâğıt üstünde kalmış değil.

ÖNCÜ PROJELER

Örneğin Astipalya Belediyesi Kasım 2020’de Volkwagen Group ile bir memorandum imzaladı. Buna göre, sürekli 1600 nüfusu bulunan ada dünyanın ilk “sıfır karbon iklim dostu topluluğu” haline getirilecek. İlk aşamada adadaki toplam 1500 araç, elektrikli araçlarla değiştirilecek ve bu değişimin altyapısı inşa edilecek. Bu arada… Adanın dünyadaki ilk “tütünsüz-smoke free” bölge olması için bir kampanya da başlatıldı. Rodos ile birlikte en yüksek sayıda (yıllık 3 milyon civarı) turist ağırlayan Santorini’yi takip eden başta Paros ve Naksos olmak üzere Kiklad Adaları’nın pek çoğu 2020 itibarıyla öz kaynakları ile “sıfır plastik” programı sürdürme kararı aldı. Tilos tamamen yenilenebilir (rüzgâr ve güneş) enerji kullanan ilk ada olarak tescillendi ve bu arada AB Enerji ve İklim Komisyonu’ndan eko-turizmde “Lider” ödülüne layık görüldü. Pek çok adada kıyıları baştanbaşa kaplayan şemsiye ve şezlonglar kaldırılıyor, doğal kumsallar, çakıl plajlar oluşturuluyor. Hedef bir yandan Covid-19 ortamında insanlara kendi korunma sınırlarını çizme olanağı sunmak, hem de gelecek yıllarda “el değmemiş kumsal” algısı yaratmak. Tarihi eserler restore ediliyor, orijinal mahalle dokusunu bozan kaçak binalar yıkılıyor, adalardaki karakteristik binalar yenileniyor. Sonuç olarak: Pandemi sonrasında bambaşka bir 12 Adalar manzarası ile karşılaşma olasılığımız yüksek. Peki, Türkiye ne yapıyor? Mavi yolculuk kıyılarımızdaki eşsiz koylarımızı doğal sit alanı olmaktan çıkarıp, ağaçları kesip beton otel yerleştirmeye çalışıyoruz. Ama bu gidişle yakın gelecekte “Kriz ortamında el âlem neler yaptı, biz neler” diye yine dövünür hale gelebiliriz.

BİR İNSAN – BİR ÜLKE – BİR STRATEJİ

Steve Vrakanis, 48 yaşında, ailesi Yunan kökenli, Kanada’da doğmuş, İngiltere’de okumuş, birçok kültürlü-çok uluslu dijital iletişim uzmanı. Genç yaşlarında NASA, iPhone, Amazon, Google’ın lansman kampanyalarında çalışmış; Birleşmiş Milletler ve UNICEF için pek çok gönüllü kampanya hazırlamış; 2017’de D&AD (Britanya Tasarım ve Reklam Yönetimi Derneği) Başkanı seçilmiş.

Vranakis, geçtiğimiz 10 yıl boyunca Google’ın Londra merkezli Creative Lab bölümünde Executive Creative Director unvanı ile çalışıyordu ve pek çok kişinin gözünde yakın gelecekte Google’ın CEO’su olarak düşünülüyordu. 2019’un yaz aylarında Midilli Adası’na gidip, zorlu barınma kamplarında yaşam mücadelesi veren binlerce Suriyeli göçmen için uluslararası bir yardım kampanyası hazırladıktan birkaç gün sonra Yunanistan’ın yeni Başbakanı Mitsotakis’ten bir davet aldı. Gitti. Basit bir soru ile karşılaştı: “Önümüzdeki 20 yıl için yeni bir Yunanistan turizmi stratejisi, tüm dünyada farklı bir Yunanistan imajı, algısı oluşturmak istiyorum. Rebranding… Repositioning… Var mısın?” Vranakis hâlâ kendisini en rahat hissettiği Londra’da yaşıyor. Ama o artık Yunan Hükümeti’nin ilk resmi sıfatlı CCO’su (Chief Creative Officer). Hem de gönüllü kamu çalışanı olarak. Google’a da gidip “Bana en azından birkaç yıl izin verin, belki daha fazla” demiş.

Vranakis, 2019 sonbahar aylarında ağırlıkla Yunan kökenli dijital iletişimcilerden oluşan bir ekip ile “yeni algı-yeni imaj” üstünde çalışmaya başlıyor. Önüne koyduğu birinci öncelik, doğal zenginlikler. “Turizmde Yunanistan’ın en öncelikli paydaşı adaların el değmemiş doğasıdır. Bu doğayı koruyamazsak bir turizm geleceğimiz olamaz” diyor. Zaten, geçmişi sorulduğunda da “Ben Giritliyim, Girit halkı birbirlerine ve adalarına karşı saygılıdır” diye söze başlıyor.

VE OCAK-ŞUBAT 2020: PANDEMİ!

Üstünde çalıştıkları her şey bir anda çöp oluyor. İnsanlık yeni bir dünyaya adım atıyor, Vranakis ve dünyanın dört bir yanındaki ağırlıkla Yunanlı dijital iletişimcilerinden oluşan ekibi, bu yeni durum üstünde çalışmaya başlıyor. Ekip, Nisan ayında Yunanistan Başbakanı Mitsotakis ve Turizm Bakanı Theoharis’e yeni bir strateji sunuyor.

Önümüzdeki belirsiz bir süre herkes evinde oturacak. Ülkeye turist gelmeyecek.

Evinde oturan tüm dünyaya uluslararası tanınırlığı olan insanlarımızla kültürümüzü ve ülkemizi anlatalım.

Gelecekteki gezginlere ülkemizin güzelliklerini ve güzergâhlarını tanıtalım.

Buraya kadar son derece klasik öneriler olarak düşünülebilir. Mesela Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı da son iki yılda bunu gayet güzel yaptı.

(Bkz: www.goturkey.com)

Ama artı öneriler var. Birincisi her kesimin mutlu olmayacağı bir tanımlama: Tüm mesajlarımızda temel alacağımız değerler “philoxenia” (yabancı dostluğu) ve çevre/doğa koruma olmalı.

İkincisi; Vranakis, profesyonel dünyanın moda tabiriyle challenging (zor başarılabilir) bir hedef daha koydu: Turizm profesyonellerimize ülkemizi ve yörelerini tanıtmak için dijital yetenek kazandıralım. Sadece kamusal tanıtım platformumuz değil tüm turizmcileri, otel, restoran, yerel mutfak ürünleri, turizm sporları girişimcilerini birer turizm tanıtım aracı haline getirelim.

Greecefromhome.com 1 Mayıs 2020’de Yunan Turizm Bakanlığı tarafından şu sözlerle duyuruldu: Ülkenizde, evinizde kalın, ama gelin biz size Yunanistan turizm duraklarında neler yaşayabileceğinizi internetten, youtube üstünden aktaralım. Uzmanlarımızın ve ülkemizi ziyaret edenlerin deneyimlerini evinizde izleyin, gelecek yıllardaki tatillerinizin planını şimdiden yapabilirsiniz!

İkinci duyuru: Greecefromhome.com’da Google uzmanları, turizm profesyonellerimize dijital tanıtım, iletişim, kampanya konularında ücretsiz eğitim verecek. Gelin kendi tarzınızı geliştirin, Yunan kıyılarının, adalarının, kentlerinin, kültürünün, müziğinin, tarihi mirasının, sanatının, tasarımının, mutfağının, lezzetlerinin gönüllü tanıtım uzmanı olun!

Bill Gates’in bile şapka çıkarıp tebrik mesajları yolladığı bu kampanya çerçevesinde ilk hafta içinde binin üstünde Yunan turizm işletmecisi, Google tarafından desteklenen yeni dijital tanıtım eğitim programına katıldı.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.